Son yüzyılda endüstrinin gelişmesiyle birlikte,dünyada ve ülkemizde çalışan anne sayısı artmıştır. Anneler iş yaşamında daha aktif roller almaya başlamış, çocukları olduğunda da ekonomik şartlar ya da çalışılan pozisyonun kaybolmaması için doğumdan sonra da iş ten ayrılmadan çocuklarını büyütmektedirler. Bu durum da ,kan bağı olan bir aile büyüğü ( babaanne, anneanne,teyze vb.) yada dadı,bakıcı vb. adlandırılan bireyler devreye girmekte, evdeki yardımcının yanında, aileden bir büyüğün yardımcıyla beraber çocuğun bakımını üstlenmesi ,anneleri duygusal olarak rahatlatmaktadır.Belli bir yaşa geldikleri zaman da çocuklar ana okullarına başlamaktadır.
Çalıştığı için; çocuğunu evde bir yabancı ile bırakan annelerin yaşadığı kaygılar ,”Çocuğuma nasıl bakılıyor? Bakıcı iyi davranıyor mu? Medyada gördüğümüz kötü davranış şekilleri benim çocuğuma da uygulanıyor mu?” dur. Çalışan anneler aynı zamanda , çocuğumla yeterince ilgilenemiyorum duygusu yaşamakta,bazen her şeyi göze alıp işten bile ayrılabilmektedirler.Buda daha sonra annelerin daha alt pozisyonlarda işe başlamasına,iş bulamamasına ,ekonomik zorluklara neden olabilmektedir.
İdeal olan annelerin yarı-zamanlı işler bularak oralarda çalışmaları ve çocuklarını üç yaşına kadar kendilerinin büyütmesidir. Bunun ülkemiz şartlarında çok zor olduğunu düşünürsek, çalışan annelerin çalıştıkları için üzülmemelerini ancak çocuklarıyla geçirdikleri kaliteli zaman dilimine dikkat etmelerini ,bunu sağladıkları zaman çocuklarının gelişimlerine katkıda bulunduklarını söyliyebiliriz.
Üniversiteyi bitirirken “Annesi Çalışan ve Çalışmayan Çocuklarda Duygusal gelişim” konulu bir tez hazırlamış,90 ilköğretim öğrencisiyle yaptığım karşılaştırmalı çalışmada ,( annesi çalışmayan çocukların duygusal olarak daha gelişmiş olmalarını beklerken) her iki grup arasında anlamlı bir fark olmadığı gözlenmiş,hatta bazı alt itemlerde annesi çalışan çocukların lehine olumlu puanlar çıkmıştır.Buda bize şunu düşündürmüştür; Çalışan annelerin “çocuklarımla yeterince ilgilenemiyorum “ diye düşündükleri için ,çocuklarıyla bolca KALİTELİ ZAMAN geçirdikleri,ev hanımlarının ise devamlı birlikte oldukları için ,daha sonra ,şu işimde bittikten sonra ilgilenirim -diye düşünüp ,o kaliteli birlikteliği –istisnalar hariç-sağlayamadıkları görülmüş,çalışan anneler kadar bu birlikteliği önemsemedikleri sonucu çıkmıştır.Bir çalışma sonuç için yeterli değildir ama çalışan anneler ,kendileri çalışmak istiyorlarsa ,çalışma zamanlarının dışında çocuklarına kaliteli vakit ayırarak çocuklarının gelişimine çok olumlu katkıda bulunabilirler..SÜRENİN UZUNLUĞU DEĞİL;GEÇİRİLEN ZAMANIN KALİTESİ ÖNEMLİDİR.