Uzun yıllar İstanbul Erkek Liseliler Vakfı'nın organizasyonu ile İstanbul'da birçok ilköğretim okulu ve liselerinde "çocuklarla etkin iletişim" konularında seminerler verdim.Bu seminerlerin verildiği okullar Kadıköy yakasındaydı. genelde veliler ile ergenlerin özellikleri,onlarla nasıl daha iyi iletişim kurabilecekleri,sorumluluk almaları için neler yapabilecekleri hakkında bilgiler veriyorduk.
Seminerlerden sonra karşılıklı soru-yanıt bölümüne geçtiğimizde velilerin paylaşımları;çocuklarının yeterince ders çalışmadıkları,sorumluluklarını yerine getirmedikleri,bilgisayarda çok uzun süre vakit geçirdikleri,odalarını toplamadıkları vb...uzayan şikayetler listesi şeklinde oluyordu.Bu şikayetler tüm okullarda benzerdi.
Gelişmekte olan bir toplum olduğumuz için,olayları negatif yönünden almakta, yapamadıklarımıza ya da yapılanmayana daha fazla odaklanmaktayız.Onları dinledikten sonra "yapmadıkları şeyler için çocuklarınızı eleştiriyorsunuz;belki de her gün negatif söylemleriniz devam ediyor...peki çocuklarınızın yaptığı güzel şeyler neler?Bu konuda çocuklarını takdir eden ,yaptığı güzel davranışlarından dolayı,onlara teşekkür eden velileri görmek istiyorum "dediğimde;biraz önce şikayet etmek için kalkan onlarca parmak yerine sadece birkaç parmak kalkmaktaydı.
Eleştirel bir toplum olmamız,büyüklerimizden böyle görmemiz (yanlış yapılmamalı,her şey mükemmel olmalı.hata yapmadan ya da yaparken uyarıp,)engel olalım mantığı ile çocukların yaptıklarına değil de yapamadıklarına odaklanmaktayız.Oysa ki çocuklar hata da yapacaklar ve bu hatalarının sonucunu görerek ;yaşantılayarak öğrenmiş olacaklar...Genelde Buna fırsat verilmiyor...Herkes evladının en mükemmel,en başarılı,en doğru,en iyi sporcu vb....olması için çabalarken gerçekten çocuğum ne istiyor?Bunu yapmak istiyor mu? diye düşünmüyor.Bazı anneler ise "sen yeter ki çalış diyerek,çocuğunun yapması gereken basit sorumlulukları dahi kendileri yapmakta...Bu çocuklar ileride karşımıza hiçbir sorumluluk almayan bireyler olarak çıkmaktalar.
Bu süreçte çocukların yapmış olduğu güzel davranışları da vardır.Örn. odasını kendi içinden gelerek topladığı,ödevini uyarı almadan yapmaya başladığı günler...bu davranışları yaptığı günlerde "odanı topladığın için teşekkür ederim,sorumluluğunu almaya başladın .aferin !"gibi cümlelerle yapmış olduğu davranışlarını sözel pekiştireçlerle onaylarsak,çocuklarda annem/babam yaptığım olumlu şeyleri görüyor,beni onaylıyor...diye düşünüp daha dikkatli davranacaklardır.
Böyle davranmak yerine sadece negatif eleştirilerimizi sürdürmeye devam edersek ;çocuklar dış koşullu olarak büyümekte,yaptıkları şeyleri gerçekten kendileri istedikleri için değil,sonucundan korktukları -fiziksel ya da sözel şiddet görecekleri için -istemeyerek de olsa yapmakta ya da öfke geliştirip,inadına hiç yapmamaktadırlar.
Çocuklarımızdan bir takım sorumluluklarını yerine getirmesini beklerken, bizlerde davranışlarımızla çocuklarımıza örnek olmalıyız.Bir gün anaokulunda bir öğrencim "öğretmenim annem bana devamlı yatağını topla diyor ama kendisi de yatağını toplamıyor,eve gelen Hatice Teyze yatağını topluyor "demişti. Altı yaşındaki bir çocuğun bile fark edebildiği gibi ;kendimizin yapmadığı şeyleri çocuklarımızın yapmasını beklemeyelim .ya da kendimiz saatlerce telefonumuzda vakit geçiriyor,ya da bütün televizyon dizilerini izliyorsak,onlara çok televizyon izliyorsun diye uyarmayalım lütfen.
Mümkünse çocuklarımızın yaptığı olumlu şeyleri görüp,nasıl bir birey olmasını istiyorsak; bizlerde davranışlarımızla onlara örnek olmalı,yaptığı olumlu şeyleri önemsemeli,takdir etmeliyiz.Bizlerden takdir gören çocuklar onaylanmak için ebeveynlerinin istekleri doğrultusunda davranış kalıpları sergilerler.Burada gözden kaçırılmaması gereken en önemli şey,çocuklarımızın gerçekten ne istediği,neler yapmaktan hoşlandığı ve bu hoşlandığı şeyi yapmalarında yüreklendirilmeleridir.
Ailesi tarafından onaylanan,takdir edilen çocukların benlik algısı gelişmekte; sonucu olarak ta özgüvenli bireyler olmaktadırlar. Çocuklarımızın özgüven gelişimi için onları önemseyelim,yapamadıklarından çok yapabildiklerine odaklanalım.Biz büyükler de yapamadıklarımızı duymaktan hoşlanmayız.Herkesin yetenekleri ve başarı göstereceği alanlar çok farklı olabilir.Kendimizi ve çocuklarımızı olduğumuz gibi kabul edelim .Onları bizim yapamadıklarımızın ,ya da bizim koyduğumuz hedeflerin maduru yapmayalım lütfen...