Pusula

Büyük bir sayfiye kasabasında yaşıyoruz. Nüfusumuz gün geçtikçe artıyor. Yollar değişiyor, yönler değişiyor, yeni yerler açılıyor, eskileri kapanıyor… Hareket bitmiyor. Eski uygarlıkların konaklayıp geçtiği, dünyanın en güzel merkezlerinden birinde yaşıyoruz. 

Yeni yerleşim her ne kadar eskisini dört bir yandan kuşatsa da, daha önce bu topraklarda yaşamış uygarlıkların güzelim eserlerinden biri,bir kazıda ya da bir sokak arasından görünüveriyor yine de bize. Kozmopolit bir merkezde yaşıyoruz. Dünyadaki tüm diğer tatil beldelerinde olduğu gibi, ülkenin ve hatta dünyanın farklı yerlerinden bir sürü insan tatil yapmaya , yaşamaya, gelip,aynı zamanda tutunmaya çalışıyorlar Bodrum’da...

İşte bütün bunlar yüzünden; adres soranı da, adres tarif edeni de çok bu yerin…Peki ya siz? Çocuğunuzla el ele dolaşan, onunla tekneye ya da arabaya binip, birlikte küçük yolculuklar yapan anne babalardan mısınız? Binalar arasındaki bir eski eser kalıntısını, büyük bir caddenin kenarındaki anfi tiyatroyu, ya da geçtiğiniz yerlerdeki insanları, bitkileri, binaları gösterip, çocuğunuza bunların öykülerini anlatır mısınız? Açık alanlara, parklara tutkun musunuzdur? Cumhuriyet Parkı'nda çocuğunuzla top koşturdunuz mu? Martılara ve kargalara bakıp, kovalamaca oynadınız mı hep birlikte? Gemiciler Kahvesi’nin karşısında balık tutanları izlediniz mi? Oğlunuzla kovadan fırlamaya çalışan balıkları yakalamaya çalıştınız mı? Siz;anne-kız, müzeleri mi seversiniz?Bodrum Arkeoloji müzesini gezdiniz mi? Yoksa gulete binip Gökova,Yedi Adalar,Bedri Rahmi Koyuna gidip minik-bir mavi yolculuk yapmayı mı ya da birlikte Bodrum Sokaklarında dolaşıp, o güzel Bodrum evlerinin fotoğraflarını çekmeyi mi tercih edersiniz? Birlikte yapılan bir gezi sırasında neler konuşulur, nerelere varılır çağrışımlarla? Sorularına yanıt bulacağına güven duyarak, ailesinin yanında yerini almış olan bir çocuk, gördüklerini kim bilir hangi düşüncelerle birleştirir, belleğindeki bilgi ve deneyimlerini nerelere ulaştırır ? 

Eğer dünya işlerinden kaçırabildiğiniz zamanı, çocuğunuzla birlikte geziler yapmaya ayırabiliyorsanız ne mutlu size! Ortak bir etkinlik yapmanın zevkini paylaşıyorsunuz. Çocuğunuza sokağa çıkma ve hayatı soluma olanağı tanıyorsunuz. Sokağı bilen insan, hayata ilişkin bilgilerini kısa yoldan pratiğe geçiren, teoride sıkışıp kalmayan insandır. Böylece yol ve iz bilen, yaşadığı yeri tanıyan ve yeni yerler tanımaya istekli, gerçek kimliğinden ve yaşam içindeki yerinden hoşnut, kendisiyle barışık insanlar yetişmesine katkıda bulunuyorsunuz. İpuçlarından yararlanmayı öğreniyorsunuz birlikte. Çocuklarınız erken yaşta yollardaki trafik levhalarının anlamını kavramakla kalmayacaklar, doğanın ilk bakışta göze çarpmayan işaretlerini de sezmeyi alışkanlık edinecekler. Rüzgârı, güneşi, gölgeyi tanıyacak, yolculuk ederken onlarla iyi geçinmeyi öğrenecekler… Ve bu çocuklar, büyük olasılıkla merak dürtülerini bastırmayıp, içlerindeki kâşif ruhunu hep canlı tutacaklar. Pusula kullanmayı bilecek, dağlara çıkıp inmeyi, yeni şehirler tanımayı isteyecekler. Bildikleri bir yere ikinci kez giderken bile, bir başka yoldan gitmeyi yeğleyecekler. "Çok yaşayan değil, çok gezen bilir. "demişler. Bu söze biraz katkıda bulunalım ve" İyi gezen, yani; bakarak, dokunarak, duyarak, öğrenerek gezen bilir" diyelim. Ya siz, adres soranlardan mısınız, yoksa adres tarif edenlerden mi?